Evet yine geldik zurnanın zırt dediği yere. Dün akşam Trabzonsporumuz avrupada önemli bir randevuya çıktı ve 1-0 lık bir skorla mağlup oldu. Takımımız uyum sürecini atlatırsa, bu sonuç ilerleyen zamanlarda telafi edilebilecek bir durum gibi gözüküyor. Hocanın tercihleri veya hocamızın yeni tribün lideri olması gibi konularda yorum yapmayacağım. Bugünkü konum tribündeki taraftarlardır.
Sayın başkanımız Hacıosmanoğlunu yaptığı birçok icraatından dolayı eleştirdim ama haklı olduğu noktalarda da hakkını iade ettim. Kendimce, Bugün önemli bir hakkını daha (haddim değil ama) iade etmek istiyorum.
Başkanımızın zaman zaman yaptığı siyasi veya bize göre yanlış açıklamalarına tepkimizi herzaman gösterdik. Hatta eleştirilerimize hak verdi ve bu hataları şimdiki düşüncelerimle yapmazdım diyerek bir nevi günah çıkarttı. Buna rağmen Trabzon şehri siyasi veya kısır çekişmeşler yüzünden farklı farklı kamplara bölündü. Ama bu çekişmeler ve kavgalar kulübün yönetilmesi ile ilgili oldu. Bunu anlamayan veya anlamak istemeyen camiamız, olayı daha derine iterek "İHO varsa ben maça bile gitmem"e getirdi. Vaybee, İHO sen ne büyük bir adammışsında anlayamadım seni. Koskoca 900 bin nufuslu şehirden sadece 9 bin kişi maça geldi. Yazıklar olsun. Passolig bahaneside olmayan taraftar bu önemli maçta takımını yalnız bırakmayı tercih etti. Acaba şimdiki bahane 30 TL ve 50 TL olan biletlermi acaba? Kesin öyledir. Maçta tribünde bulunan arkadaşlarımı, abi ve kardeşlerimi tenzih ederek söylüyorum. Trabzon şehri, sadece Trabzondaki taraftarlara terkedilmemesi veya bırakılmaması gereken yüksek bir değerdir. Trabzondaki taraftarımız!!! bu armayı izlemeyi hak etmediklerini dün gece yine gösterdiler.
Gurbet ellerde TV ekranları başında göz yaşı dökenler var, 1 hafta boyunca rakip taraftarlar tarafından dalga geçilen, zaman zaman en iyi mesai arkadaşıyla kavga edip küsen, komşusuna kızıp aynı apartmandan taşınan ve şampiyonluğu bırakın Avni Aker stadyumunu bile görmeden çocuklarını Trabzonspor sevgisi ile büyütenler var. Bu insanlar BİZE HER YER TRABZON diye slogan attıran ve atan insanlar. Sahada takımının kötü oynadığını görünce, sanki televizyondan sesi duyulacakmış gibi sesi kısılana kadar bağıran çılgınlar, manyaklar bunlar. Artık tek umutları var ekran başında, 61. Dakikada taraftar devreye girer ve maçı çeviririz. Malesef oda olmuyor ve acaba takımla birlikte taraftarımızda bitmiş diyerek 2 kat üzülüyorlar. Kimse kusura bakmasın, Gurbetteki taraftara çok biliyorsanız gelin kendiniz bağırın diyecek kadar da yüzsüzleşmeyin. Avni Aker, yıllardır bütün rakip takımlara "burası futbol taraftarlarının cehennemi yaşattığı yerdir" dedirtende sizlerdiniz ama bugün takımı yalnız başına ucuz rakamlara terkedende sizlersiniz. Kişisel egolarınız başınızı öyle döndürmüşki, Trabzonsporu bile görmez olmuşsunuz. Şimdi Trabzonspor size fazla geliyor dediğimizde, gücünüze gitmesin.
İngiltere ve Mısır gibi ülkelerde, siyasi veya sosyal olaylardan dolayı ligler iptal edildi ama futbol sevgisi hiç ölmedi. Tekrar futbola kavuşan bu ülkeler futbola daha sıkı ve bilinçli sarıldılar. Futboldan uzak kalmanın acısını yaşarken, kendilerinide eğitmesini bildiler. Şikeye boğazına kadar batmış olan Türk futbolundan ümidimizi kesmiş olsakta, Trabzonsporlulara başka bir gezegenin insanları gibi davranılsada, biz Trabzonspor'dan vazgeçmeyiz. Ve bunların hiçbiri Trabzonsporu yalnız bırakmamızın da bahanesi olamaz. Trabzonsporun Mardin'de, Aydın'da, Erzurum'da, İzmir'de, Malatya'da, Sakarya'da, Bursa'da,İstanbul'da İngiltere'de, Almanya'da veya dünyanın bir çok köşesinde diğer sevdalılarıda var. Onlarda hasretle takımlarını görmek istiyorlar, onlarda sesleri kısılana kadar takımlarına destek vermek istiyorlar, sadece forma alınması gerektiğinde hatırlanmak istemiyorlar. Trabzonun dışındaki taraftarlarımızıda düşünmek lazım. Trabzonspor, ne Eskişehir Ne de Bursa gibi sadece bir şehir takımı değildir. Dünyanın heryerinde taraftarı ile buluşabilecek kapasitede ve büyüklükte olan bir kulüptür. Bu sebeple, Trabzon şehrinin bu takımdan en azından 1 sene uzaklaştırılmasını talep ediyorum. Belki sevgili şehrimiz 1 sene sonra geri dönen takımlarına daha sıkı sarılır ve bu ayrılıktanda dersler çıkartırlar. Bugün İstanbul'da dahil, belki hiçbir stadyum dolmayabilir ama olsun, Diğer şehirlerdeki taraftarlarımızda takımları ile buluşmuş olur. Ayrıca Trabzonspor sevgisini anadolunun bir çok şehrine de yayma şansını yakalamış oluruz. Belkide "hayal kurma Tuncay " diyeceksiniz ama yemin ederim yıllardır gurbet ellerde konuşulan bu olay bir hayal değildir. Bu gerçeklerle ve camiamızın toparlanması için bir PROJEDİR. Bu projeyi hangi yönetim yapabilir bilmiyorum ama bunun adıda "DEVRİM OĞLU DEVRİMDİR." Camiamızın artık kendine gelmesi için radikal kararlar almak zorundayız ve bu konuyu yıllardır dile getiren insanların, daha yüksek bir ses ile dile getirmesi gerektiğine inanıyorum.Kimin ne rantı varsa peşinen alsın ama Trabzonsporu artık taraftara bıraksınlar. Kongrelerde oy satan taraftarlar, kürsüde konuşup proje üretmedikçe Trabzonda maç izletilmesin.
Son söz, Trabzonspor Trabzonluların değil, TRABZONSPORLULARIN YAŞAM KAYNAKLARINDAN BİRİSİDİR.