Öz
İtalya'da şike skandalı ile ilgili karar Temmuz 2006'da açıklandı.
Juventus: Bir alt lige düşürüldü. Bir sonraki yıl -9 puandan başlamasına karar verildi. 2005 ve 2006 şampiyonluk unvanları geri alındı. 2006-07 sezonunda UEFA Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkı alındı. 2006-2007 sezonu sonunda üst lige yeniden yükseldi. Ve 2012 ile başlayarak, bu sene art arda 5. şampiyonluğuna ulaştı.
Türkiye’de şike davası bir türlü –bihakkın- sonlandırılamadı. İki farklı kurul raporundan sonra şikenin sahaya yansımadığına karar verildi. Kimse doğru düzgün ceza almadı. Hiçbir takım ne küme düşme cezası aldı ne de puan silme.
Suret
2012 sezonu sonunda Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda taraftar sahaya girdi. Özel güvenlik ve resmi kolluk ayırt etmeden herkese saldırdı. Polis otolarını devirip, bir kısmını ateşe verdi. 48 kişi gözaltına alındı. Aralarında öğretmen, mühendis, doktor, boksör ve genel müdür vardı. 15’i ise uyuşturucu, darp, hırsızlık ve kaçakçılık gibi suçlardan sabıkalı idi. Savunmalarında “Kızdık, haksızlığa isyan ettik de sahaya indik” diyemediler. Aralarından birisi “düğün davetiyesi dağıtmak için sahaya inmiştim” dedi. Bir diğeri yetkilileri Galatasaray’a orada kupa verilmemesi konusunda uyarmaya indiğinden bahsetti. Hatta “forma imzalatmaya indim” diyen de oldu “ben inmedim, kargaşada düştüm” diyen de.
Haftasonu sahaya giren 17 yaşındaki renktaşımız ise “Son haftalarda hakem hataları nedeniyle puan kaybediyoruz. Buna sinirlendim. Bu maçta da hakem hataları oldu. Bu yüzden sahaya indim ve hakemlere tepki gösterdim.” dedi.
Nihayet
Teslim edilmeyen haklar, verilmeyen cezalar, kabullenilmeyen suçlar derken yıllardır gerilen halat tel atmaya devam ediyor. Trabzon’da stadı 2 yıl kapatsanız dahi dinmeyecek bir gerilim bu biliyoruz. Burada patlamazsa başka bir yerde paylayacak. Çünkü gerilimin azalmasını sağlayacak etkenlerin hepsi güdük. Sahada ruhsuz oyuncular, hakem atamalarına tesir edemeyen lobi, taraftarın gücünü kullanamayan idare, gelmeyen adalet, sümen altına itilenler derken, bir yerde grizunun patlayacağı aşikârdı.
Mukadder son gecikir ama değişmez. O yüzden artık ekranlarda “olmaması gerekirdi” söylemlerini bırakıp “gerçekten ve hakkaniyetle” neden olduğunu sorgulamak ve çözüm üretmek gerekiyor. Yoksa bunun toplumsal fay hattında ortaya çıkardığı kırığın derinleşmesini ve her boşlukta ortaya çıkmasını kimse engelleyemez.
Bu takımı duyguları ile seven, onu kimliğinin bir parçası gören her birey, ona karşı alınan bütün tavırlara karşı –önünü ve ardını düşünmeden- göğsünü siper etmeye devam edecektir.
Aksini düşünen, yanılır. Ve bazı yanılgılar, acıdır.