Ne sıradan orta oyunları, ne kurgulanmış saha sonuçları, ne namusları ile ön planda olması gereken, adalet dağıtıcıları hakemler üzerinden kahpece kesilmiş racon, ne rantına göz diktikleri futbol düzenleri nede onca pisliğe göz yuman, azınlık lakin etkili konumda ki şehrin simsar tipli karakterleri.
Hiç biriniz umurumuzda değilsiniz, ta ki 3 Temmuz 2011 den beri.
Biz bu ahlaksız düzenle yüzleştik, mensuplarını açık ettik ya, işte bu onca mücadeleye, emeğe, çabaya değer kısmen de olsa.
Onlar büyük holdinglerle, koca bir medya gücüyle, siyasi maşalarıyla, dahası günümüzde dahi etik olmayan eylemleriyle saldırıyor.
Ama bizde boş durmuyor, çalışıyoruz. Yol menzile varana dek çabalayacağız.
Boş, fuzuli gözükse de bir yerde, ne emeğimizden vazgeçeceğiz nede hazırlık maçlarından bile keyif aldığımız Bordo ile Mavinin bütünleştiği, karakterimizle harman olduğu sevdamızdan.
İki önemli konu var.
Birincisi, malum özel günlerin anlamını yükleyen bazı hadiseler vardır. Mesela 14 Şubat Sevgililer Günü. Bu günün anlamını milattan sonra 270 yılında İnancı için öldürülen St. Valentine’ den aldığı söylenir. Her ne kadar Liberalizm ve Kapitalizmin kullanımına maruz kalsa da sonuçta bir anlamı ve değeri vardır hitap ettiği kitle için. Ki günümüzde küresel ve evrensel bir yapıya bürünmüştür.
Böyle günler milletler, kişiler ve kurumlar için ciddi önemler taşır gerek manevi olarak gerekse maddi açıdan.
Mesela Trabzonspor’un böyle bir günü var mıdır yada olmalı mıdır?
Biraz hüzünlü olacak ama size 5 Mayıs 1996 ve Mehmet Dalman desem? Bilmeyeniniz yoktur herhalde o günü ve daha henüz 27 yaşında olan Görele’ li Mehmet’in hikayesini?
Sizce uygun mudur? Bence fazlasıyla.
#FırtınaSevgiGünü5Mayıs
Diğer bir konu ise, malum her yörenin biraz etnik, biraz otantik, biraz gizemli yönleri ve özellikleri vardır. Mesela renkler.
Sizce Trabzon’un etnik erkek renkleri nelerdir?
Folklor kıyafetleri desem, SİYAH – Beyaz – Gümüş desem?
Sizce folklorik kıyafetlerimizi anımsatan formalarımız olmalımı? Bence olmalı.
Düşünün, araştırın, renk ve heyecan katın Fırtınaya. 61. Dakika şovu gibi, Kolbastı gibi. Zor değil, inanın devasa bir hazinenin üzerinde oturuyoruz.