Yazıyı bir öğretmenler gününde kaleme almamın, Güneş’in öğretmenliğiyle bir ilgisi ya da bir “gönderme” arzusu yok, tamamen tesadüf.
Şenol Güneş’in Beşiktaş’la yeniden öne çıkan bilge kişiliği ve pozitif futbol aklının saha sonuçlarıyla da desteklenmesi, Türk medyası diye yutturulan İstanbul yerel medyasında fena bir rahatsızlık yarattı.
Bilinenin aksine ben sayın Güneş’in, bir yanağına tokat yediğinde değil öte yanağını dönmek, tokadı atanın karatına göre sert bir yumrukla cevap verebilecek bir geçmişin içinden geldiğini iyi bilenlerdenim. Bu anlamda efendiliği hep yanlış yorumlanmış ya da o yolla “hizaya çekilmek” istenmiştir.
Tabi ki bir peygamber değil Güneş, Trabzon’da , Karadeniz’de yetişen her delikanlı gibi deli dolu yanları da var. Genelden farkı, okumaya ve öğrenmeye açlığı ve öğrendikçe olgunlaşan bir karaktere sahip olmasıdır. Yoksa öyle başına vurulup ekmeği alınacak bir kişi hiç olmamıştır bu yaştan sonra da olacak değildir
Her fani gibi Güneş de hatalar yapıyor. Bursaspor’un çakallaşma eğilimli başkanının kendisine yönelik piar çalışmalarının öfkesini, elçilikten başka vasfı olmayan bir muhabirden çıkarmaya çalışması bana göre de çok yanlıştı. Trabzon damarı kabardı ve öfkesi aklıyla musavi oldu, olmamalıydı. Bursa’nın 2 kaptanını zan altında bırakan o açıklamayı sevgili hocamıza ben de hiç yakıştıramadım. Tabi ki hocanın hedefinde o iki oyuncu değil, Bursa yönetimine ve genel olarak da Türk futboluna hakim sakil zihniyet vardı. Bazen susmaktan daha iyş bir iletişim yolu olmaz…
Sivas maçı içinde yaşananları da tan olarak öğrenmek mümkün olamadı maalesef. Ne yayıncı kuruluş ne de tarafların açıklamaları kimseyi tatmin etmedi. Şenol Güneş’in kimseye küfredebileceğine inanmam, zaten Sivas cephesinden de bu yönde bir iddia yok. Ama her şeye rağmen şimşek hızıyla başlatılan “linç” operasyonu, bu ülke ahlakına ilişkin çok güzel bir örnek oldu.
Nihayetinde Şenol Güneş’in “ağır sözler” söylediği bir iddiaydı. ve spor medyası her yandan hocayı yaylım ateş altına aldı. “Ateş” edenlere iyi bakın.
Bu linç güruhunun içinden herhangi birinin ya da kurumun, basın toplantısında odadakilere cinsel organının göstererek “onu çekme bunu çek” diyen Fatih Terim’e yönelik tek bir eleştirisi varsa dişimi isteyen gelsin kırsın? Olmaz, olamaz. Mehmet Ağar kızar, Şansal Büyüka üzülür, Yıldırım Demirören kahrolur, bay x altına eder, bay y aşağı tükürse sakal yukarı tükürse para!? Karaktersiz, güce tapan yavşaklar sürüsü…
Beşiktaş camiasının Şenol Güneş’e yönelik bu linç girişimine neredeyse “sessiz” kalması da ayrı bir yazı konusu. Yoksa kimse başında bir “adam” istemiyor mu artık?